Bu sene kuşkusuz Kadınlar Günü’nde, önceki senelere oranla olmadığı kadar gündem noktası vardı. Dikkat çekilmesi gereken alan konuşulurken tek bir ortak nokta bulunuyordu o da: Kadın
Uluslararası Kadın Barış ve Özgürlük Hareketi, Kadınlar Gününde yayınladığı basın açıklamasında özellikle eşitlik, şiddetsiz yaşam, hükümetlerin ekonomik adaletsizliğin ve çevresel tüm yıkımların kadınlar, kız çocukları ve insanlık üzerindeki etkilerini irdelemek için bir an önce harekete geçmeleri gerektiği üzerine talepte bulundu.
Birleşmiş Milletler Kadın birimi, aylar önce yayınladığı bir raporda kadının Pandemi sürecinde nasıl en zararlı çıktığını istatistiklerle açıklamıştı. Araştırmalar sonucunda Pandemide en çok işsiz kalan, sürekli mücadele veren ve ilk gözden çıkarılan grubun Kadınlar olduğu sonucunu göstermektedir.
Avrupa Birliği Parlamentosu 8 Mart amacıyla düzenlemiş olduğu toplantıda hem milletvekilleri hem de ulusal temsilcilerin cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularını tartışmak üzere bir araya gelmesini sağladı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan ABD’nin ilk kadın Başkan Yardımcısı olan Kamala Harris “Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların topluma büyük katkılar yaptığını, ekonomik büyümeyi ileri taşıdığını vurguladı. Harris, kadınların bilimde, orduda, iş dünyasında, eğitimde ve devlet yönetiminde önemli roller üstlendiğini belirterek kadınlar için daha iyi bir dünya kurulması gerektiğini ifade etti. Kadınların hem evlerinde hem de diğer topluluklarda güvenliğinin sağlanmasının önemine işaret eden Harris, ayrıca kadılara hem işgücünde yükselebilmeleri hem de ailelerine bakabilmeleri için ihtiyaç duydukları sistemi kurmaları gerektiğini, karar alma süreçlerinde kadınlara eşit söz hakkı verilmesi gerektiği ve bunun adil bir demokrasi için şart olduğunu söyledi.

Parlamento Başkanı David Sassoli konuşmasında Pandeminin kadınların çalışma hakkını, özerklik hakkını, başarılarını ve yıllardır verdiği mücadeleyi yok etme riski taşıdığını belirtti. Ayrıca cinsiyetler arasında yaşanan ücret farklılıklarına da değinerek Avrupa’da kadınların erkeklere oranla daha az kazandığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti. Bu nedenle de ücret hususundaki şeffaflık için Komisyon’un gerekli önlem ve önerisini merkeze alacaklarını söyledi. Sassoli konuşmasını sonlandırırken “tüm üye devletlerin İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamaya ve AB’yi kadına yönelik şiddeti Avrupa çapında bir suç haline getirmeye çağırdı.
Toplantıya konuşmacı olarak katılan bir diğer isim ise Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’di. Ardern Covid19’un kadın ve erkek arasında yapısal anlamdaki eşitsizliği şiddetlendirdiği hususuna vurguda bulunmuş ve sözlerine “İşsizlikte kadınlar fazla oldukça, kadınlar daha az ücret aldıkları sürece ve aile içi şiddet istatistiklerini göz önünde bulundurduğumuzda yönetimde ne kadar kadının bulunduğu önemli değil. Bana göre esas ölçüt, ilerleme ve eşitlik olmalı” şeklinde başladı. “Özellikle korumacılık ve milliyetçilik testleri karşısında yanlış vaatlere kapılmadan, kadınların önderlik ettiği şirketlere destek vermeli ve onları tek başlarına bırakmamalıyız” diyerek sözlerini devam ettirdi.
Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen “Avrupa'da kadınların yüzde 67'sinin erkeklerin ise yüzde 78'inin iş sahibi olduğunu, çalışan kadınların oranını eşitlemek istediklerini, bu hedef için çalışacaklarını” belirtti. Leyen, "Eşitliğin önündeki engelleri kaldırmaları ve fırsat eşitliği için çabalamaları gerektiği üzerine vurguda bulundu.  Ve sözlerini “Bu o kadar da zor değil. Bunun için ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Yeter ki bunları uygulayalım” diyerek sonlandırdı.
Kadınların özellikle içinde yaşadığımız bu dönem, yalnızca 8 Mart’ta değil her gün gündemin en üst sıralarda olması gerektiğini göstermektedir. Kadınların yaşadığı sorunlar yalnızca istatistik olarak incelenip kalmamalı. Tüm bu sorunlar konuşularak siyasi çözümlere başvurmalıyız. Sorunları belirlemek yolun sadece yarısı demek. Kalanı ise çözmekten geçmektedir.