Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilgün Sayıl ve Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Özgenç Akın tarafından Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nü kaynak gösterilerek 15 Kasım 2024 tarihi saat 12.02’de meydana gelen Rize Çamlıhemşin merkezli depreme ilişkin Ön Değerlendirme Raporu yayınladı. Prof. Dr. Sayıl, depremin 150 km’lik yarıçapa sahip alan içerisindeki Artvin, Bayburt, Trabzon ve Erzurum illerinde de etkili olduğunu ifade ederek “Türkiye Deprem Tehlike Haritası'nda, Rize ili PGA 475 (yıl) maksimum ivme değeri 0.2-0.3g arasında değişmektedir. Bu ise bölgenin deprem tehlikesinin nispeten yüksek olmadığını göstermektedir. Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Kuzeydoğu Anadolu Fay Zonu’nun etkisi altında olan Rize ilinde, tarihsel (M.Ö. 1800-M.S. 1900) ve aletsel dönemde (M.S. 1900-2024) herhangi bir deprem kaydına rastlanmamıştır. Aletsel dönemde, il sınırları içerisinde büyüklüğü M ≥ 4.0 olan bir herhangi bir deprem kaydı bulunmamaktadır. Büyüklüğü M ≥ 6.0 olan depremler, genelde komşu illerde (Kars, Erzurum, Ardahan, Erzincan) meydana gelmiştir. İl merkezine en yakın 138 km. uzaklıkta olan 1906 yılındaki Toprakkale-Oltu (Erzurum) depremidir. Ayrıca merkez üssüne yakın KAFZ civarında meydana gelen 1924 ve 1983 yıllarında M=6.8 depremleri de sıralanabilir.” ifadelerini kullandı.
Depremin Ardından Harekete Geçildi
Karadeniz Teknik Üniversitesi Deprem ve Yapı Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık ise depremin hemen ardından veri değerlendirmesi için harekete geçtiklerini ifade ederek “Görmüş olduğumuz veriler bize, Yapı Sağlığı İzleme Sistemi'nin bu yapılara koyulmasının ne kadar önemi olduğunu gösterdi. Yapılara hiç gitmeden ve arazide bir inceleme yapmadan elde ettiğimiz verileri işleyerek yapıların durumunu anlık olarak belirleyebildik. Örnek olarak Derinerve Yusufeli Barajı’nda, 0.3-0.04 G seviyelerinde, Rize-Artvin Havalimanı’nda 0.07 G seviyelerinde, Trabzon’daki yüksek katlı binalarda 0.02 G seviyelerinde ivmeler yakaladık. Depremin öncesindeki bir yarım saatlik periyot ve deprem olduktan sonraki yarım saatlik periyotlarda, yapının sağlığını ifade eden ve dinamik karakteristikler olarak tanımlanan yapının frekanslarını çıkarıp bu frekanslarda herhangi bir değişim olmadığını görerek yapılarımız hakkında bir değerlendirme yaptık. Bu kısa değerlendirmemiz sonucunda, yapılarımızın taşıyıcı sistem elemanlarında, bir hasar meydana gelmediği ve güvenli bir şekilde kullanımına devam edilebilecek durumda olduğu değerlendirmesini yaptık. Bölgede birçok yapıyı izlemeye devam ediyoruz.” dedi.