2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla KTÜ Farabi Hastanesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nden Dr. Öğr. Üyesi Esra HOŞOĞLU konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) yani otizm, kişide sosyal iletişim ve etkileşim alanında güçlüklerin, kısıtlayıcı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışların görüldüğü psikiyatrik bir durumdur. Sosyal iletişim ve etkileşim alanında küçük çocuklarda konuşmanın gecikmesi ya da hiç olmaması, göz teması kurmama, adı seslenildiğinde bakmama, beraber oyun oynama becerisinin gelişmemesi, kendi halinelik gibi belirtiler görülebilir. Kısıtlı ilgi alanı dediğimizde ise çocuğun belirli bir konuda, yaşından beklenmeyecek ya da yoğun bir şekilde ilgisi olabilir. Örneğin; 4 yaşındaki bir çocuk, ailesinin bu konuda öğretmekle ilgili bir çabası olmamasına rağmen bütün dinozor türlerini, ülke bayraklarını ya da başkentlerini ezbere bilebilir. Tekrarlayıcı davranış olarak ise çocuk sevinince ellerini çırpma davranışı gösterebilir, oyuncaklarla sürekli belirli ve farklı bir şekilde oynayabilir (arabaların tekerleklerini döndürüp izlemek gibi) ya da sürekli ve amaçsız bir şekilde kendi etrafında dönüyor olabilir. Saydığımız durumların hepsinin bir çocukta bir arada bulunması gerekmez. Yaşa göre görülen belirtiler değişebilir ve her çocuk farklı alanlarda, farklı şekilde ve düzeyde etkilenme gösterebilir.
Otizm Oranı Son Yıllarda Arttı
Otizmin yıllar boyunca nadir bir durum olduğu ve sıklığının yaklaşık 10000 çocukta 2-4 olduğu düşünülmektedir. Ancak otizm sıklığına dair son yıllarda yapılan çalışmalarda artan oranlar görülmektedir. Son istatistiklere göre 36 çocuktan 1’inde otizm bulunmaktadır. Bu artan oran, otizmi tanıyıp hafif vakaların tespit edilmesiyle de ilişkilidir. Bu çocukların erken tanı ve tedavisi önemlidir. Erken tanı konulup müdahalelere başlanması, gidişatın iyi olduğuna işaret etmektedir. Otizm, eskiden tedavisi olmayan bir durum olarak değerlendirilmekteyken son yıllarda uygun tedaviyle birlikte çocukların otizm tanısından çıkabildiğini görülmektedir.
Otizmin Sebebi Tam Olarak Bilinmiyor
Otizmin sebebi tam olarak bilinmemektedir. Hem genetik hem de çevresel faktörlerin otizmin oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Ancak burada bilinmesi gereken nokta, aşıların ya da ebeveyn tutumlarının otizm sebebi olmadığıdır. Uygunsuz ve aşırı ekran maruziyeti ise direk otizm yapmamakta ancak çocukların dil ve sosyal gelişimi başta olmak üzere birçok alanda gelişimsel sorunlara yol açabilmektedir.
Otizm Tanısı Çocuk Psikiyatri Doktorları Tarafından Konulur
Otizm tanısı, çocuğun klinik değerlendirmesi ve aileden alınan bilgilerle birlikte çocuk psikiyatri doktorları tarafından konulmaktadır. Bu değerlendirme sürecinde; AutismDiagnostic Interview (ADI-R), Autism DiagnosticObservation Schedule (ADOS-2), ve The Developmental, Dimensional and Diagnostic Interview (3DI) gibi yapılandırılmış görüşme yöntemleri kullanılabilmektedir. ADOS-2 ve 3DI yöntemlerini KTÜ Farabi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği’nde uygulamaktayız.
Tanı ve Tedavide Farklı Disiplinlerden Uzmanların İş Birliği Önemlidir
Otizmin değerlendirilmesi, tedavi ve takip edilmesi sürecinde çocuğa destek olmak için farklı disiplinlerden uzmanların iş birliği önemlidir. Bunlar arasında Çocuk Gelişimi Uzmanları, Ergoterapistler, Dil ve Konuşma Terapistleri, Sosyal Hizmet Uzmanları ve Psikologlar yer alır. Bu ekip, çocukların ve ailelerinin ihtiyaçlarına uygun tedavi ve destek sağlamak için bir araya gelir. KTÜ Farabi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği olarak Ergoterapist, Konuşma Terapisti ve Sosyal Hizmet Uzmanı ile birlikte otizmli çocuklara destek sağlamaktayız.
Erken Dönemde Başlayan Yoğun Bireyselleştirilmiş Rehabilitasyon Programları Önemlidir
Otizm için günümüzde bilinen en uygun tedavi yaklaşımı erken dönemde başlayan yoğun bireyselleştirilmiş rehabilitasyon programlarıdır. Rehabilitasyon yani özel eğitim için aile isterse üniversite veya devlet hastanesinden çocuklar için özel gereksinim raporu (ÇÖZGER) alıp Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) başvurarak resmi ya da resmi olmayan bir şekilde ve kendi maddi imkânları ile başlayabilmektedir. Rehabilitasyon alan çocukların da aralıklı olarak Çocuk Psikiyatri Uzmanı kontrolü ile takip edilmesi ve gelişmelerin izlenmesi önemlidir.
Temel Belirtileri İyileştiren Bir İlaç Henüz Keşfedilmiş Değildir
Otizmin mevcut durumdaki temel belirtilerini iyileştiren bir ilaç henüz keşfedilmemiştir. Ancak otizme; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozuklukları ve agresyon gibi birçok psikiyatrik durum eşlik edebilmektedir. Eşlik eden bu psikiyatrik belirtilere yönelik çocuklara ilaç tedavisi başlanabilmektedir. Bu tedaviler, çocuğun eğitime uyum sağlamasında, dikkatini toparlamasında etkili olması sayesinde, dolaylı olarak da otizm belirtilerinin gerilemesi sürecinde fayda sağlamaktadır.
Erken Dönemde Çocuk ve Ergen Psikiyatri Doktoruna Başvurmak Önemlidir
Otizm, son yıllarda sıklığı artan bir durum olarak karşımıza çıkmakta ve aileleri endişelendirmektedir. Eskiden tanı konma yaşı daha ileriyken günümüzde 1-1,5 yaş gibi çok erken dönemlerde bile belirtileri tespit edebilmektedir. Erken tanı, tedavi sürecini olumlu etkilemekte ve otizm tanısından çıkma şansını arttırmaktadır. Bu bağlamda çocuklarında otizm olduğu konusunda şüphe duyan ailelerin, en erken dönemde Bir Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı’na başvurmaları önemli olmaktadır. Aileler, eğer çocukları kendileriyle yeterince göz teması kurmuyor, 1 yaşını doldurmuş olmasına rağmen adına seslenildiğinde bakmıyor, istediklerini işaret ederek gösteremiyor, anne ve baba işaret ettiğinde de bakmıyorsa ya da ‘bye bye’ yapamıyorsa; iki yaşında olmasına rağmen anlamlı kelimeler çıkartamıyor, ailesine ve/veya çevreye ilgisi az, basit komutları almıyor, tekrarlayıcı farklı hareketlere ve tuhaf nesnelere takıntı ya da ilgisi (dönen cisimler, araba plakaları gibi) varsa otizm tanısı açısından değerlendirme yapmak için bir Çocuk Psikiyatri Uzmanı’nabaşvurmaları gerekmektedir.