Soylu’nun İsyanı

Hafta içerisinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Twitter hesabından “45 gündür anam hastanede. Annemle fotomun altına küfreden alçak, mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest. Ne yapmalıyım? Bakan olsam ne yazar. Millet, devlet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder? Tweetimle yeniden alınırsa da provokasyon sayacağım.” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Buradan da anlaşılacağı üzere Bakan Soylu’nun kişinin mutlaka tutuklanması gerektiğine olan inancı söz konusudur. Düşünce özgürlüğünün arkasına saklanıp bir sürü kötü eylem ve eğilimlere konu olan haberler, hemen hemen her gün karşımıza çıkıyor.

Fakat şöyle bir gerçek var ki dünyanın hiçbir yerinde küfrettiği için insanlar tutuklanmaz yalnızca yargılanır. Mahkeme “aferin evladım hadi gidebilirsin” dememiştir tabi ama şahıs tutuksuz bir şekilde yargılanacaktır.

Şayet insanlar küfür ettiği için tutuklanacak olsaydı ülkenin yarısından fazlası şu an cezaevindeydi. Kendisini devlet olarak gören her kim olursa olsun böyle bir sonuçla karşılaştığında bu tepkiyi vermesi kaçınılmaz olacaktır.
İnsanların özellikle de tanımadığı kişilerden küfür yemesi elbette ki çok kötü ve tatsız bir şeydir. Birçok gazeteci, haberci, parti lideri, belediye başkanı, avukat vs. hemen hemen her gün bu gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. İşin kötü yanı ise bu sorunlarla karşılaşan ve “devlet” olmayan kişilerin ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Bu kişiler, tutuklatma kararı istemeyi geçin de tazminat davası bile açamamakta. Savcılık, şahısları bulamıyor ya da bulunanları kabul etmiyor. Sosyal medyayı küfretmek için bir araç olarak kullanan şahıslar kendi gerçek isimleri ile bunu yapmadığından bu da çok doğal bir sonuç ortaya çıkarıyor. Çünkü şahıs bulunsa dahi hesabın gerçekten ona ait olup olmadığını saptamak zorunda yargı. Her bir mesajın incelenmesi aylar alabiliyor. Tespit edilip yakalansalar dahi “arkaları sağlam” olanlara işlem zaten yapılmıyor. Tabi iktidarın önde gelenlerine benzer hakaretler yapanlar anında bulunup göz altına alınırken iktidarla alakası olmayanlara edilen hakaretler daha çok sonuçsuz kalıyor.

Empati kurabilmek o kadar güzel bir duygu ki, birçok problemin çözümünü bulmaya ve belki de o problemin tekrar etmemesine yardımcı olur.
Bir siyasi parti genel başkanına, bir genel başkan yardımcısına, bir gazeteciye, bir avukata, her şeyden önce bir insana, yapılan saldırılarla ilgili herhangi bir tepki gösterildi mi acaba? 
Zira o adalet hepimize lazım! 
Diyorum ya empati ne güzel şey!