Trabzonlu vatandaşların, miting için ayrılan alanı tamamen doldururken, ellerinde Türkiye Cumhuriyeti ve Filistin bayraklarını salladılar. Özgür Filistin Mitingi, ilahiler okunurken, ardından Mehter Marşları çalındı.
İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan miting daha sonra dua okunmasıyla devam etti.
Miting esnasında katılımcılar “Katil İsrail, Filisti’nden defol” şeklinde slogan attıkları görüldü.
Mitinge söz alan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu açıklamalarda bulundu.
ZORLUOĞLU, 'İNSANLIK TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR KATLİAM'
Zorluoğlu şu ifadelere yer verdi:
"İnsanlık tarihinde görülmemiş bir katliam ve zulüm yaşanıyor. Küçücük bir alana sıkıştırılmış Gazzeli arkadaşlarımızın üzerine bombalar yağıyor. Öldürmeyi çok iyi bilenler, bebek çocuk kadın ve yaşlı demeden Gazze’de adeta ölüm kusuyor. Şu ana kadar 3000’den fazlası bebek ve çocuk olmak üzere 8 bin Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Binalar yerle yeksan oldu"
‘’Gazze’de elektrik su ve enerji hatları kesik. Yiyecek, içecek ve ilaç gibi en temel insanı malzemelere ulaşmak neredeyse imkansız. Tüm bunlar geçtiğimiz 3-4 hafta içerisinde herkesin gözleri önünde canlı yayında gerçekleşti. Ortalığı velveleye veren sözde medeni batılı ülkeler binlerce Filistinli çocukların katledilmesine seyirci kalmayıp katillerine destek verdiler’’
‘’Gerekçesi ne olursa olsun İsrail topraklarındaki sivillere yönelik saldırıyı bizde uygun görmüyoruz. Ancak bunu gerekçe göstererek hiçbir ölçü ve kural tanımadan Gazze’de katliamlar yapmak kendisine devlet diyen bir ülkenin yapacağı bir davranış olamaz. Zülümle abat olunmaz’’
‘’Ben buradan Trabzon meydanından İsrail’in yaptığı katliamlarını esefle kınıyorum. Barışın hemen tesis edilmesini diliyorum. Bugün Filistinli kardeşlerimizin yanındayız’’
‘’Trabzon bütün renkleriyle bir arada. Farklı yaşam biçimine sahip kardeşlerimizi burada görüyoruz. Trabzonlular farklarını bir kez daha ortaya koydular. Farklılıklarını kenara koyarak binlerce Trabzonlu olarak bir araya geldik. Trabzon’dan gurur duyuyorum’’
TRABZON KUDÜS PLATFORMU, 'GAZZE İÇİN YÜREKLERMİZİN YANGININI CÜMLE ALEME HAYKIRACAĞIZ'
Trabzon Kudüs Platformu adına Tutuş Fidan yaptığı konuşmada Filistin’in yaşadığı tarihi dönüm noktalarını anlatarak şu ifadelere yer verdi:
Sözlerimizin hemen başında Bu toprakları bize vatan olarak bırakan ecdadın tüm şehitlerini, gazilerini, kahramanlarını rahmetle anıyoruz. Anadolu Selçuk Devleti'nden Osmanlı'ya ve Cumhuriyete kadar vatan topraklarına hükümranlık mührünü vurduğumuz, devletlerimizin kurulmasında ve yaşatılmasında emeği geçenleri başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere minnetle yad ediyoruz. Coğrafyamızın semalarında, bayrağımızın ilelebet dalgalanması, ezanlarımızın kıyamete kadar okunması için emek veren, akıl ve alın teri döken herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutluyor, hep birlikte nice yüzyıllara birlik ve beraberlik içinde ulaşmayı niyaz ediyoruz.Bizler öyle büyük bir millet ve devletiz ki ne gücümüz, ne derdimiz, ne mücadelemiz, sadece kendi sınırlarımızda kayimdir. Bir yanda Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılının coşkusunu yaşarken, diğer taraftan da buradan Trabzon Meydanında siz değerli dostlarımızla Gazze için yüreklerimizin yangınını cümle aleme haykıracağız.
Tıpkı geçmişte, Trakya'da, Balkanlarda, Kafkaslarda, Doğu Akdeniz kıyılarının her karışında, Orta Asya'nın, Güney Asya'nın, Afrika'nın dört bir yanında;Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz. dercesine.
Ufkumuzun uzandığı her yerde, kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin derdiyle dertlendiğimiz, yardım eli uzattığımız gerektiğinde sınırlarımızı açtığımız kardeşlerimize yaptığımız gibi Gazze için de bugün Trabzon’da kıyamdayız. Uzak yakın demeyip bu kıyama katılım sağladığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, Trabzon Kudüs Platformu olarak şükranlarımızı, minnetlerimizi sunuyoruz.
FİLİSTİN HALKI YALNIZ DEĞİLDİR
638’de Hz. Ömer ile birlikte Müslümanların bir barış ve huzur adası haline getirdiği Kudüs, üç inancın sembol merkezlerine sahiptir. Dinimize göre Hz. Peygamber Miraç’a Mescid-i Aksa’dan yükselmiştir. Burası bizim ilk kıblemizdir. Filistin Müslümanların vatanıdır, yuvasıdır, evidir.
Türkler Anadolu’dan önce, Sultan Alparslan’ın kumandanı Atsız Bey öncülüğünde Kudüs’ü fethederler. Yavuz Sultan Selim ile birlikte kesin bir hâkimiyet sağlayıp 400 sene yönetirler. Gül kokuları yayılır o dönemde Filistin’den tüm dünyaya…
Ecdadımızın fethinden sonra burada yaşayan her üç dinin mensupları da Kudüs’te barış kardeslik ve esenlik içinde yaşamışlardır. Ancak milletimizin korumasından alındıktan sonra son 100 yıldır filistinde, acı, çile, zulüm bitmemiş, gül kokan Kudüs’ten gözyaşı ve kan dünyaya yayılmıştır.
1972 yılında Mescid-i Aksa’ya giden bir gazetecinin başında şöyle bir hadise geçer: Yaşı ilerlemiş, üniforması yamalı bir asker görür. Selam verip kendisinin neden burada olduğunu sorunca şu cevabı alır:
“Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan’ım. İngilizler Kudüs’e dayandı, şehri işgal etti. Komutanımız İstanbul’a çağırılınca bize ‘Kudüs bize inancımızın ve tarihimizin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur demesin. Fahri Kâinat Efendimizin ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gavura bayramdır.’ dedi. Ben de o günden beri nöbetteyim!”
Evet; Iğdırlı Hasan Onbaşılar mânen hâlâ nöbettedir ve Kudüs’ün, Gazze’nin, Filistin’in kutsallığına zeval gelmesine asla müsaade etmeyecektir! Hepimiz bu ruhla nöbetteyiz! Bu ruhla bu meydanlardayız! Bu ruhla kıyamdayız!
GAZZEYE SELAM DİRENİŞE DEVAM
Tüm Filistin yaklaşık 28 bin kilometrekaredir. 1948 yılında kurulan sözde İsrail devletinin işgal girişimleri ile bugün 22 bin km2’lik bölüm fiili işgal altındadır. Maalesef bu işgal girişimleri henüz durmuş değildir. İsrail terör örgütü her fırsatta filistin topraklarını işgal etmeye ve yahudi yerleşimcilere açmaya devam etmektedir. Uluslararası hukuku ve BM kararlarını dinlemeyen İsrail Filistin halkını gün be gün öldürmekte, topraklarını genişletmektedir. Başta ABD ve Avrupa olmak üzere dünya kamuoyu da bu duruma sessiz kalmakta, kınayarak, kına yakarak olayı görmezden gelmektedir. Bu şekilde Filistin topraklarının 4’te 3’ünü işgal eden İsrail Terör Örgütü 8 milyon Filistinlinin 6 milyonunu kamplarda yaşamaya mahkum etmiştir. Bir millet yurdundan çıkarılmak suretiyle tarihten silinmek üzeredir. Suriye’de, Lübnan’da, Ürdün’de yüzbinlerce Filistinli yerleşimci kamplarda yaşamaktadır. Gazze de yaşayan 2,5 milyon nüfusun 1.7 milyonu Filistinden İsrail işgaliyle sürülerek Gazze’de yaşamaya mahkum edilmiştir. Gazze dört bir tarafı İsrail duvarlarıyla çevrili açık hava hapishanesidir. Filistinlilerin direnerek veya direnmeyerek ölmekten başka bir tercihi yoktur. Her durumda ölümle karşı karşıya bir hayat yaşayan mazlum ve mağdur Filistin ve Gazze Halkı Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in ifadesiyle “DİRENEREK ÖLMEYİ TERCİH” etmiştir.
KATİL İSRAİL FİLİSTİNDEN DEFOL
Bütün Müslümanların harîm-i ismeti sayılan Mescid-i Aksamızın, Gazzemizin, Filistinimizin yıllardır zulüm altında olması hepimizin onuruna dokunmaktadır. Zulmün bu kadar yaygınlaşmadığı yıllarda bile bu durum ülkemiz tarafından tepkiyle karşılanmış ve Gazi Mustafa Kemal 1937'de TBMM'de yaptığı bir konuşma da; “Şimdi kendimize kâfi derecede güvenip Ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in Mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına Girmesine mani olacağız.
Peygamberin son arzusunu yani, Mukaddes toprakların daima İslam Hâkimiyetinde Kalmasını temin için Hemen bugün Kanımızı dökmeye hazırız.
Hele ki Katil İsrail’in son dönemlerdeki soykırımı, terörist saldırıları bardağı taşıran son damla olmuştur.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olmamalıdır. Zâlimin karşısında hakkı haykırmak büyük cihad ise de bugün yapılması gereken sadece sözlü kınamalar değil; mazlûma uzanan ellerin tutulması, güçlü bir şekilde “dur” denilmesi ve gerekirse kırılmasıdır.
Ecdâdımız, vaktiyle İspanya’da zulüm gören yahudîleri katliamdan kurtarıp gemilerle İstanbul’a getirmişti. Halkımız da; “Bunlar zâlimlerin elinden kurtarılan mazlumlardır.” diyerek onlara sahip çıkmıştı. Zâlim prenslerin zulmünden bunalan pek çok halk, Milletimizi kendi ülkelerine davet etmiş, fetihlerin önünü açmışlardı.
KANIMIZ AKSA DA ZAFER İSLAMIN
Tarihte bunun gibi sayısız fazîlet, insâniyet ve merhamet manzarası karşısında, birçok gayr-i müslim hidâyetle şereflendi. Fakat tarih tekerrür etmeye devam ediyor. Bugün maalesef yeniden bir “câhiliye devri”ne dönüldü. Zira günümüz dünyasında maddî menfaatler uğruna haksızca istilâ edilen memleketler, işlenen cinâyetler, kanları emilerek sefâlete sürüklenen milyonlarca insanın içler acısı hâli; câhiliye devrindeki vahşet sahnelerini aratmıyor.
Unutmayalım ki Allah ve Rasûl’ünün âleme nizam, toplumlara huzur, insanlığa hayat veren ölçülerinden uzaklaşılan her devir, bir câhiliye devridir. İlâhî ve nebevî beyanlarla ıslah olmamış her asrın vahşetleri birbirine denktir… Bugün başta Filistin/Gazze olmak üzere bütün mazlum coğrafyalardaki din kardeşlerimizin yürek dağlayan hâli, hepimizi vicdan muhâsebesine sevk etmelidir.
Müslüman halkların yüreklerine düşen acı, dillerine ve sokaklarına yansısa da esas beklenen; bu halklara önderlik edenlerin, terör devleti İsrail’e karşı hep birlikte gür bir sesle, söz ve güç birliği etmeleridir. Bugün mazlumun yanında yer almaktan korkanlar, yarın zalimlerin pençesinde zilleti yaşamaya mahkûm olacaklardır.
Bugün yeryüzündeki savaşları durdurabilecek imkâna sahip olan küresel güçler, zayıf ve mazlumun yanında durmak yerine, zâlimden yana olup ona sınırsız destek vermeye devam ediyorlar. İşte dünyaya demokrasi, hürriyet ve medeniyet dersi vermeye kalkanların gerçek yüzü budur! Bu nasıl insanlıktır, bu nasıl medeniyettir?! Onların “hümanizm” ve “insan hakları” gibi süslü lâfları ise, ancak bir yalandan ibarettir.
MÜSLÜMAN UYUMA FİLİSTİNİ UNUTMA
İşte bugün, vicdanları kurumuş, eli kanlı siyonistler tarafından, yıllarca kendi yurtlarında abluka altına alınarak âdeta bir “açık hava hapishanesi”nde yaşamaya mahkûm edilen milyonlarca Gazzeli müslüman, hayatta kalabilmek için zarurî olan su, gıda ve yakıttan, her türlü insanî yardımdan mahrum bırakılarak, bombardıman ediliyor, insanlık suçu işleniyor, soykırıma tabii tutuluyor.
Daha dün kendilerinin soykırıma uğradığını söyleyerek mağduriyetten beslenen işgalci İsrail, dünyanın gözleri önünde Gazzeli müslümanlara, bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden büyük bir katliam yapıyor. Hak, hukuk ve ahlâk tanımadan; evleri, hastahaneleri, mektepleri, ibadethaneleri yerle bir ediyor. Maksadına ulaşmak için her şeyi mubah görüyor. Yıllarca topraklarını gasbettiği Filistinli kardeşlerimize insanlık dışı muâmeleleri revâ görüyor. Orantısız bir güçle terör estiriyor, vahşet sergiliyor. Devlet gibi değil Örgüt gibi davranıyor.
Öldürmeyeceksin diyen tüm inançlara rağmen vicdansız ve orantısız bir güç kullanarak ölüm saçtı, haddi aşan, lanetlenmiş İsrail orduları… Yine kan sıçradı insanlık sayfasına, yine kan sıçradı Gazze’li masum sabilerin gül yüzüne…
Çaresiz ve savunmasız analar, yanağından kan sızan bebelerinin cansız bedenlerini kucakladı, arzı ve semayı sarsan canhıraş çığlıklarıyla… İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi denilen yazılı kara ve kanlı kağıtları yırtarak geçiyordu İsrail kurşunları…
OLUK OLUK KAN AKSA KURTULACAK EL AKSA
Tüm bunlara rağmen Filistin dimdik ayakta, gözünü kaçırmadan, eğilmeden ribatına, direnişine ve mücadelesine devam ediyor. Bir tarafta Hak bir tarafta batıl, nefesini tutmuş mahşeri bekliyor. Bize bir mahşer aydınlığı lazımsa, bilin ki o aydınlık yere inmiş, taliplisini arıyor. O aydınlık Kudüs’te, Gazze’de, Filistin’de bizi bekliyor. Kahrolsun işgalci siyonistler ve dünya emperyalizmi… Yaşasın Müslümanların haklı mücadelesi…
Hukuk tanımadan, pervasızca ve dünyanın gözü önünde Filistin halkının evlerini ve topraklarını gasbeden, mabetlerine saldıran, çocuk-kadın-yaşlı demeden katliam yapmaktan çekinmeyen canilerin cezasız kalması, başta ABD ve Avrupa olmak üzere batı emperyalizminin ve insanlığın suçu, özelde İslâm milletlerinin derin bir gafletidir.
Trabzon Meydanından tüm dünyaya sesleniyoruz.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Uluslararası Kuruluşlar derhal devreye girmeli ve bu soykırımı durdurmalıdır.
İsrail konusunda Kırmızı Çizgisi olmayan ABD ve Avrupa ülkeleri İsraile İnsanlık adına insani değerler çercevesinde sınırlar koymalıdır.
Başkenti KUDÜS olan Bağımsız Filistin Devleti tüm dünya devletleri tarafından tanınmalıdır.
İslam alemi inancının ve insanlığın gereğini yapmak için birlikte hareket etmelidir.
Başta Filistin’i ve Ortadoğu’yu İşgalden kurtarmak için fert fert her birimiz öncelikle kendimizi her açıdan İsrail işgalinden ve batı emperyalizminden kurtarmalıyız.
Batının himayesi altında devam eden İsrailin bu vahşetine maddi ve manevi, güç ve katkı sunan ticari tüm ürünleri kullanmaktan vazgeçmeli, ulaşması zor olsa bile yerli ve milli ürünleri kullanmalıyız
Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda ecdadımızın bize yüklediği görev ve sorumluluğu her daim canlı tutmalı, barış ve kardeşlik ikliminde yaşanabilecek bir hayali gelecek nesillere aktarmalıyız.
Halkı Müslüman olan ülkeler başta olmak üzere, duyarlılığını kaybetmemiş tüm insanlığı, zulüm karşısında söz birliği ve güç birliğine davet ediyor ve yeryüzünde barış ve adaleti tesis etmek için mazlumun âhına kulak vermeye, ses vermeye ve el vermeye çağırıyoruz.
Rabbimiz, 2 milyarlık İslâm âlemine birlik-beraberlik, intibah/uyanış ve diriliş nasîb eylesin. Mazlum müslüman kardeşlerimizi de lûtf u keremiyle felâha/kurtuluşa erdirsin inşaallah. Hepinizden Allah razı olsun. Âmîn!..