Başkan Doğan, TRT Spor özel programında, Trabzonspor’a hizmet etmekten ötürü çok mutlu olduğunu belirterek, “Ailemin büyük çoğunluğu Trabzonspor’da futbol oynadı, ciddi emekler verdi. Böyle bir ailede büyüyünce ister istemez futbolun içerisinde oluyorsun. Çocukluğumun tamamı bu heyecanla geçti. Trabzonspor sevgisi bizim için çok farklı bir heyecan, farklı bir duygu. Trabzonspor başkanlığı, benim için bu hayatta manevi olarak alabileceğim en büyük haz olduğunu söyleyebilirim. Kelimelerle ifade etmek çok zor. Bu anlamdan kaynaklı üzerimizde de çok büyük bir yük var. Sokaklarında büyüdük, şehre gittiğimiz zaman başımızın dik gezmesi lazım. Tüm sorumlulukları taşıyacak kararlara imza atmamız lazım, işimiz zor. Trabzonspor’a hizmet etmekten ötürü her zaman heyecanlı ve mutluyuz. Trabzonspor’un içinde bulunduğu her arenada zirve mücadelesi veren bir kulüp olması lazım, bu çok net bir şey. Şehir ve taraftar olarak sabır kelimesini hiç sevmiyoruz. Yeniden yapılanma kelimesini de sevmeyiz. Tabii ki farklı bir sisteme geçmek zorundayız ama beraberinde yarışmak zorundayız. Hocamızla sürekli iletişim halindeyiz. Bu sezon çok farklı bir Trabzonspor izleteceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Takımımız, sahadaki rekabet anlamında her türlü aksiyonu alabilen bir futbol oynayacak, zevk alınacak bir futbolu sahaya yansıtacak. Trabzon’da herkes futboldan anlar, dolayısıyla oyuncunun sahada ne verdiğini ve neyi vermediğini hisseder, bilir. Buna göre de moralini belirler. Biz de zamanında böyleydik. Bazen 1 galibiyet almak yetmiyor, o galibiyeti anlamlı bir şekilde almak gerekiyor. Bu şehrin avantajı ve dezavantajı olarak söylüyorum bunları. Futbolu bilmelerinden ötürü maç oynanırken çok farklı şeyler konuşulur. İnsanlarımızın konuştuğunu duysanız, ‘ben neredeyim?’ diye düşünürsünüz. O yüzden bu topluluğu mutlu etmek de zor. Ben de öyleydim zamanında. Şampiyon olduğumuz dönemlerde 1-0’lık skor bile sıkıntılıydı. İnsanlar o duyguyu tatmak istiyor. Bunu tattığı zaman da çok daha farklı yaklaşıyor. İnsanların siniri kayboluyor, futbolcularımıza tepkiler daha farklı oluyor. Tersine olduğunda da aynı şekilde daha farklı oluyor. Nenad Bjelica hocamızı seçmemizdeki ana sebeplerden bir tanesi de, bugüne kadar çalıştığı tüm takımlarda tribün ile ilişkileri iyi olmuş ve genç oyunculara çok önem vermiş bir teknik direktör olmasıdır. Genç oyuncuların satışına da öncülük ederek kulübüne para kazandıran bir isim. Kendisinden önce başka hocalarla da görüştük ama masaya oturduktan 15 dakika sonra ‘bizim hocamız budur’ diye içimden söyledim. Dolayısıyla bizim kafa yapısıyla, insanlarımızın kafa yapısıyla aynı olan bir hocaya sahibiz şu anda” dedi.
Başkanımız, rakiplerin çok ciddi maliyetli transferler yaptığı ancak onlar hakkında yorum yapmayacağını söyleyerek, “Hangi takım kimi transfer ediyorsa etsin. Kim ne yaparsa saygıyla karşılıyorum. Türkiye’de takımların gelirleri belli. Ben gelirimin tamamını bir oyuncuya veriyorsam, normal şartlar altında bu sistemin yürüme şansı yok. İnsanlar da neyin ne olduğunu biliyor. Biz Trabzonspor olarak bu döngünün dışarısında olmak durumundayız ama bu yarışmayacağız anlamına gelmiyor. En önemli örnekler son iki senenin örnekleri. 25 milyon Euro’luk kadroyla sahada ekip olan, tribünlerin desteğini alarak tek yürek olmuş takımımız, rakip takımların bütçelerinin karşısında güle oynaya şampiyon oldu. Bunu hep birlikte yaşadık ve gördük. Geçen sezon ise takım bütçemiz bonuslar ile birlikte 47-49 milyon aralığına gelebilen bir bütçeydi, ne oldu? Ne taraftar mutlu oldu ne de biz. Farklı şeyler yaşadık. Sadece sahada farklı transferler yapmak şampiyon olunacağı anlamına gelmiyor. Sahada gerçekten hırsını, azmini, şehriyle bütünleşmiş, camiayla bütünleşmiş bir takım ve yönetim kurulu yaratmak zorundayız. Trabzonspor hem içeride mücadele ederek hem dışarıda mücadele edemez. Ne zaman ki Trabzonspor içeride birlik olur, örnekleri de çok yakınımızda var. Belki o kadar rahat şampiyonluklar yaşamayabiliriz ama şampiyonluklar yaşarız. Trabzonspor camiası bir arada olduğu sürece aşamayacağı bir şey yok. Biz gerçekten sahaya mücadelesini katabilecek oyuncuyu alıyor muyuz? Tribünlerle bütünleşecek oyuncuyu alabiliyor muyuz? Bunlara bakıyorum. Biz bunları aldıktan sonra kendi içerimizde mücadelemizi vereceğiz. Bu futbol, top yuvarlak. Trabzonspor’un başında olduğum sürece kulübü bir uçurumun kenarına atmam. 6 yıldır kulübün içerisinde olarak, bu sürede ekonomik yükü çeken adam olarak, bu yanlışı yapamam. Hata yapabilirim ama yanlış yapamam. Belli spesifik şeyleri yaparsan bunlar yanlış olmaktan çıkar. Ben 5 milyon Euro’ya oyuncu alıyorsam, bu yanlışı yapmaya devam ediyorum demektir. Trabzonspor’un gerçekleri bunu söylemiyor şu anda. Ben bu şehrin çocuğuysam, ben taraftarıma doğruyu söylemek zorundayım. Ben yalan konuşamam, gerçek bir tanedir. Biz tüm şartlar dahilinde, hocamızın bu takımı yarıştırması için, gereken oyuncular kimlerse onları kadronun içerisine katacağız. Bu sene şampiyon olacağım demek için sahanın dışında bir şeyler konuşmak lazım, bu da mümkün değil. Bunun garantisini kimse veremez. 15 puan önde giderken bile böyle bir şey konuşmadık. Kimse bunun nereye varacağını bilemez. Yıllardır bu işin içerisindeyim. Bu yapılanmaktan kasıt küçülmek değil. 27 milyon Euro ile şampiyon olduk, 49 milyon Euro’lara çıktık halimiz ortada. Yeni planladığımız bütçe de yine 27-30 milyon Euro civarında. Mantaliteyi değiştirmeye çalışıyoruz. Trabzonspor transfer yaparken çok farklı dengeleri korumak zorunda” ifadelerine yer verdi.
Doğan, şehrimize ayak uyduramayacak hiçbir transferin yapılmayacağının altını çizerek, “Biz şehre uyum sağlayamayacak, şehir takımına uyum sağlayamayacak ne kadar transfer yaptıysak hepsinde yanıldık. Bunların içerisinde tek istisna var, o da Marek Hamsik. Dünya yıldızı, inanılmaz bir profesyonel. Hareketleriyle herkese örnek oldu. Bize çok büyük bir şampiyonluk yaşatarak ayrıldı, güzel ayrıldık. Onun haricindeki her transferden zarar gördük. Biz gerçekten belli maliyetlerle sahada mücadele edebilecek, o ruhu tribünlere yansıtacak takım kurabiliriz. İlla yıldızları olmak zorunda değiliz, içlerinde 1-2 tane olabilir” dedi.
Başkanımız, Slovenya kampında sakatlanarak başarılı bir operasyon geçiren futbolcumuz Mislav Orsic’in konuşulan zamandan daha erkenden sahalara dönebileceğine inandığını söyleyerek, “Orsic konusunda çok üzgünüz, çok önemli maliyetlere katlanarak önemli bir transfer yaptık. En pahalı transferimizdi. Futbolun içerisinde bunlar var, başımıza böyle bir iş geldi. Kendisi çok profesyonel futbolcu, daha önce böyle bir sakatlığı yok. Daha kısa süre içerisinde sahalara döneceğine inanıyorum. Kendisi de çok üzgün. Kendisinin de söylediği bir an önce sahalara dönmek istediği. 9-10 aylar değil, 5-6 aylar içerisinde aramıza katılacağını düşünüyorum. Normal sürecin dışında hareket edeceğini düşünüyorum. O fizik gücüne ve profesyonelliğe sahip. Rehabilitasyon süreci başladı, inşallah en kısa sürede tekrar bize geri dönecek” cümlelerini kullandı.
Doğan, taraftarımızın her zaman haklı olduğunun altını çizerek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
Taraftarımız kızgın, belli bir kısmı durumun neden kaynaklı olduğunu biliyor. Taraftar her zaman haklıdır. İnsanlar takımını şampiyon görmek istiyor. Ben o insanlara kızmam, gücenmem. Biz de belli yaşlardayken yurt dışından yabancı biri geldiğinde şampiyon olacağız diye seviniyorduk. Yıllar üzerinden geçtikçe ve belli şeyler gördükçe bunlar değişiyor. Genç taraftarlarımızı da anlıyorum, bir önceki sene yaşanan şampiyonluk var. Hepimiz çok mutlu olduk. Trabzonspor bu duruma, 15-20 yılda geldi. Bu süreçte yaşananlar, yanlışlar… Herkesin niyeti iyidir, herkes Trabzonspor sevdasıyla geliyor bu başkanlığa, ben de öyle geldim. İnşallah ben böyle yanlışlara girmem, çeşitli borçlar belli rakamlara geldi. Trabzonspor’un gelirleri giderleri arasında 1 milyar eksi bakiye var. 1 milyardan bahsediyoruz. Ben çok bunlara girmek istemiyorum yanlış olmasın diye ama Trabzonspor yönetimi, benim başkanlığımdaki yönetim, 4 aydaki süreçte 1 milyar 300 milyon TL ödeme yaptı. Bunun 750 milyon TL’si sponsorluklar, loca, bağış vs. hibe anlamında düşünün, çıkışı olmayacak. Geri kalan ihtiyaçlar da benim tarafımdan karşılandı. Muharrem Usta başkanlığındaki dönemde yapılan bir stat sponsorluğu vardı. 5 yıl 5’er milyondan 25 milyon Euro gelir elde edildi. Geçen yıl bitti. 1 yıldır sponsorumuz yok. Biz stat sponsoru daha almadan, bir stat sponsorluğu parası kadar kasaya para soktuk. SPK’ya açık konular o yüzden çok detaya giremeyeceğim ama biz belli bir sürece getirdiğimiz konumuz vardı, rakamlarda anlaşmıştık. Seçimlerden sonra biz Euro bazında ısrar ederken, onlar TL olarak ısrar ediyor haliyle. Aslında yine konuştuğumuz 25 milyon Euro’luk sponsorluk, bugünkü kurla 13-14 milyon Euro’ya düşüyor. Kulübün ana konularına yetecek sıkıntıyı gidermişken, stat sponsorluğunu en iyi rakama vermek zorundayız. Onlar da haklılar, 19 ile konuştuğumuz rakamlar 30’a geldi. Karşı tarafı da anlıyoruz ama çıkarlarımızı da korumalıyız. Eksik kalan kısmı da başkan olarak tamamlayıp bu sıkıntıyı yaşatmadan devam ediyoruz. Ben oradan maksimum parayı almak zorundayım ki, ana borçtan blok paralarla bunu kapatabileyim ve faizden kurtarayım. Stat sponsorluğunu buldum dediğim anda en az 1 milyar TL kasaya koymam lazım ki bunun bir manası olsun. Yoksa bu zararı kulübe yaşatmanın bir manası yok. 6 yıldır ne gerekiyorsa ne zaman gerekiyorsa hiç arkaya bakmadan yaptım. Bir gün sıkıntı yaşamadı bu kulüp, böyle devam edeceğiz. İşimiz bu, marifet olarak demiyorum ama kendi şirketimiz gibi kulübümüzün her şeyini yönetmeliyiz. Aradaki problemleri kendimiz çözdüğümüz için, Trabzonspor için maksimum değeri yakalamak zorundayım. Olmazsa çok yanlış olur, başka bir değerimiz yok. Diğerleri gibi devletten aldığımız araziler yok. Benim aldığım hiçbir destek yok, diğer takımların aldığı arsalar var. Sonra da Trabzonspor’a devlet sahip çıkıyor diyorlar. Taraftarın beklentisini de anlıyorum, stat sponsorluğu olsun transfer yapalım ama böyle bir şey yok. Oradan gelen para bankalar birliği anlaşmasından kaynaklı blokaja gidecek, kasaya para girmeyecek. Ben bunu aldığımda bir şey olmayacak, borca gidecek”
Başkanımız, izleme komitemiz ile teknik direktörümüzün arasında iyi bir uyumun olduğunu söyleyerek transfer gündemiyle alakalı şu cümlelere yer verdi: “İzleme komitesi ve hocamızın ekibi arasında güzel bir uyum var. Sürekli olarak 2 ekip koordineli hareket ediyor. Bize rapor geliyor, o rapor doğrultusunda çalışma yapıyoruz. Hocamızın verdiği rapora göre 2 tane beklediğimiz oyuncu var, biri herkesin bildiği üzere Petkoviç, ikincisini ise söyleyemiyorum. Onun dışında hocanın istediği tüm oyuncuları kadromuza kattık. Tabii ki hocamız 20 milyonluk forvet alın demiyor, mevcut bütçe dahilinde. 25-27 milyon Euro bandında bir kadromuz olacak. Hocamızın ismini verdiği 2 kişi hariç tüm oyuncular kadroya katıldı. Mehmet Can Aydın ile de anlaştık. Kendisini Trabzon’a getireceğiz inşallah. Anlaşma imzalandı. İki oyuncu daha var onların da anlaşmalarını bekliyoruz. Gelince onları da açıklayacağız. Petkoviç ile alakalı ciddi çalışmamız var, kulübü Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynuyor o yüzden satışı geciktiriyorlar. Bekleme süresi bundan kaynaklanıyor. Trabzonspor’un kaptanını, Uğurcan Çakır’ı kimse alamaz. Ne Galatasaray’a, ne Fenerbahçe’ye ne de Türkiye’de herhangi bir kulübe. Böyle bir dünya yok. Basında, sosyal medyada bir şekilde buralardan takipçi sağlamaya çalışanların çıkarttığı palavralar. Trabzonspor’un kaptanını kimse isteyemez. Uğurcan’ın Avrupa’dan çok taliplisi oldu. Uğurcan da herhangi bir takımın formasını giymez Türkiye’de, öyle bir Trabzonsporlu. Avrupa’dan ona yakışacak bir talip olursa, bize de tatmin edecek bütçeyi sağlarsa ona verdiğimiz sözden kaynaklı görüşmemiz olabilir. Onun tek düşüncesi Trabzonspor. Yeni sezonu konuşuyoruz onunla. Yine bunu konuşmaya devam edecekler, bunlar hoş olmayan konular. Trabzonspor gibi bir takımın, camianın kaptanını alırım getiririm falan bunlar hikaye işler. Teklif dahi edemezler, etmediler de zaten. Avrupa’dan bu yıl için resmi teklif gelmedi ama geçen yıl geldi. Arayan soran da var tabii. Uğurcan’ın gideceği kulüpler de belli olması lazım. İlk 5 ligde iyi takıma gitmeli ki Trabzonspor’dan ayrılsın. Bu konularda çok net bir arkadaşımız. Her yerde bunu anlatıyor da zaten”
Doğan, geçtiğimiz sezonki durumumuzla ilgili yaptığı değerlendirmede ise şu ifadelere yer verdi: “Abdullah Avcı insan olarak çok iyi bir insan. Karakteri çok düzgün bir hoca. Trabzon şehrine çok önemli değerler kattı. Trabzonspor’a önemli bir şampiyonluk kazandırdı. Bizim aramızda bozukluk olması söz konusu bile olamaz. Ayrılmamızda beni ofiste ziyaret etti, başkan ayrılmıştı vs. kendisinin de bana gelen tepkilerden kaynaklı, benim önüm açılsın diye böyle bir düşüncesinin olduğunu söyleyerek izin istedi. Trabzonspor’dan 1 TL beklemeden, tüm alacaklarını bırakarak ayrıldı. Kendisi talep etti bunu, bizim öyle bir talebimiz olmadı. Sarılarak ayrıldık, her zaman görüşüyoruz. Aramızda bir kırgınlık gibi bir şey olamaz. Geçen seneki durum yanlış transferlerden kaynaklı. Durum ortada. Harcanan paralar, verilen maaşlar yanlış olduğunu gösteriyor. Matematik yalan söylemez. Bartra’yı konuşuyoruz mesela, yıllık maliyeti 4.5 milyon Euro’yu bulan biri ve sahadaki performansı ortada. Bartra’nın oyunculuğuna bir şey demiyoruz, biz Trabzonspor’a ne veriyor ona bakmalıyız. Bu paraları öderken takıma ne katıyor, ona bakmalıyız. Bu performanstaki bir oyuncuya Trabzonspor’da tutup 9-9.5 milyon Euro para vermem. Mümkün olduğu kadar az zarara bu işten sıyrıldık. Çok da iyi yaptık diye düşünüyorum, eleştiri olabilir saygıyla da karşılıyorum. Şampiyonlar Ligi’nde başarılı oluruz diye düşünüyorduk. Bu sadece Trabzonspor’a özgü gibi bir hale getirilmeye çalışılıyor ama Galatasaray’ın da, Başakşehir’in de, Beşiktaş’ın da başına geldi. Yurt dışında da örneği çok var bunun. Doğru değil ama biz bu süreçte, ben de dahil olmak üzere hatalar içerisinde bulunduğumuz için bu duruma geldik. Ben de bu hatalardan dersimi aldım, bunları tekrarlamamak üzerine buradayım. Her işi değerlendirerek yapıyoruz. Transferlerde doğru kararlar verememişiz. Abdullah hocayı severim ama transferlerde onun da onayı vardı. Bu yanlışta onun da payı var, hepimiz gibi. Tek başına bir sorumluluk kimsenin yok ama ben buradayım. Yanlışların üzerine gidiyorum. Mali politikayı düzeltmeye çalışıyorum. Herkes stat sponsorluğundan bahsediyor, 25 milyon Euro idi. Biz şu an o değeri hiç dokunmadan kasaya koyduk, Trabzonspor’un en önemli değeri. Üzerime düşeni yaptım. Bundan sonra stat sponsorluğundan maksimum kazancı bulduğumda bankaya gideceğiz borçtan düşeceğiz. O para bize gelse bile transfer yapamam. Diğer takımlar beni bağlamaz, şehirde büyüdüm. Bu yanlışı şehrime yapamam. Şu anda başarısız olduğumuz yönünde algı var ancak geçen yıl ortaya koyulan negatif performanstan kaynaklı bir düşünce bu. Lig başlamadan kötü bir şey olamaz. Geçen yıl için de, başarısız olabilirsin ama sahaya mücadeleyi yansıtamadık. Taraftarın en büyük tepkisi de buna. Bir önceki yıl kaç tane maç çevirdik, herkes biliyor. Taraftarıyla yaptık bunu, onlar bunu verirken sahadakileri görüp verdi. Bu duyguyu nerede yaşayacağımızı biliyoruz. Sahaya mücadeleyi yansıtmamız lazım, berabere kalabilirsin, yenilebilirsin ama Trabzon seyircisi futbolu bildiği için sahada gerçekten emek veren takımın mücadelesini es geçmez. Biz o sahada o mücadeleyi vereceğimize eminiz.”
Başkanımız, kısa bir süre önce takımımızdan ayrılan Dorukhan Toköz ile ilgili ise şu düşüncelere yer verdi: “Dorukhan’ın ayrılığında hocamızın antrenmanlarını kaldıramamasının payı olduğuna inanıyorum. Dorukhan da beyefendi, iyi bir arkadaşımız. Şampiyonlukta önemli katkısı var. Ağır bir sakatlık yaşadı. Açıklamasında yaptığı gibi iki taraf için de iyi olacağını söylediği cümleden anlaşılıyor her şey. Adana Demirspor ve kendisi için hayırlısı olsun. Her zaman başarılı ve sağlıklı olmasını isteriz. Talebimiz o şekilde.”
Doğan, Trabzonspor’un satılacağına dair çıkan iddiaların tamamen yalandan ibaret olduğunu vurgulayarak, “Trabzonspor zaten bir güce karşı kurulmuş bir kulüptür. Güce karşı satılması, aklımın ucundan dahi geçmez. Böyle bir konu yok. Böyle bir konuda, böyle bir teklif de yok. Böyle bir süreç gelişirse de, kulüplerin satılması başlarsa da en son satılacak olan kulüp Trabzonspor olur. Ayrıca bu benim dışımda olabilecek bir olay olmadığı için ve ben de bunun yalan olduğunu söylediğim için demek ki böyle bir konu yok.” dedi.
Başkanımız, 4 büyük kulübün normal bir şirket olduğu düşünüldüğünde hepsinin kapısına kilit vurulacağını ve futbol ekonomisinin bu sınırda olduğuna dikkat çekerek açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Kısa bir süre önce, uzun yıllar sonra yaşanan bir şampiyonluk sevinci ve uzun yıllar sonra bir kutlama yaşadık. Tüm dünyada rekorların kırıldığı bir kutlamaydı. Trabzon gibi bir şehirde bunların yapılması çok farklı manalar içeriyor. Niye buraya geldiğini konuşursak, arada ciddi olarak biz de yanlışlar yapıldı. Nasıl doğrular yapılıp şampiyon olunduysa, biz yanlış yaptığımız için buralara geldi. Çok net söylemek lazım bunu. Bizler, oyuncular, hocamızın da yaptığı eksikliklerden dolayı böyle durumdayız. Onlar da bize bunu söylüyorlar. Taraftar her zaman başarı istiyor, biz de istiyoruz ama belli bir noktada kalmak için burayı bir şirket olarak düşünmek lazım. Belli konuları aşması lazım. Ekonomik olarak, 4 büyük kulüpler normalde şirket olsa, hepsinin kapısına kilidi vurur çıkarlar. Trabzonspor’un geliri faizi karşılamayacak, her yıl 1 milyar açık vereceksin ama şampiyonluğa oynayacaksın. Nasıl olacak, biri bunu anlatsın bana. Bu konuda mütevazı olmam. Onlarca şirketin başındayım, binlerce personel çalıştırıyorum. Bunlar geçici başarılar. Cebimizden koyduğumuz paralarla şampiyonluk yaşandı, çok güzel ama bu sürdürülebilir değil. Böyle bir olay yok. Trabzonspor ekonomisini düzeltmek zorunda, bununla beraber yarışmak da zorunda. Belki de en stresli başkanlığı ben yaşayacağım, yaşıyorum da. Ben bu göreve bilerek, isteyerek büyük bir zevkle talip oldum, onurluyum. Ben bu koltukta olduğum sürece kulübün çıkarlarını korumak zorundayım. Trabzonspor’un ekonomisini sürdürülebilir hale getirdiğimizde, altyapı ve koleji iyileştirdiğimizde daha başarılı hale gelebiliriz. Bizim şehrimizde süre demek en kısa süre demektir. 4. ayımız ama beklentiler ortada. 5 yıllık sponsorluk 25 milyon Euro, biz 3 ayda 25 milyon Euro’yu zaten kasaya koyduk. Borç düşmedi ama bunlar kasaya koyulmasaydı, bunlar bulunmasaydı 5 milyara dayanıyordu borç. Hala geçen yılın ödemeleri yapıyor. Bu yıla 1 milyar ekside başlıyoruz. İnsanlar farklı algılıyorlar. Ben gerçekten Trabzonspor’u düşünmek ve planlamak zorundayım. Koltuk sevdamız yok, çok da basına çıkan biri olmadım. 6 yıldır televizyonda 1-2 defa olmuşumdur ama başkanlığın getirdiği şeyleri de yapmak zorundayız. Bizi anlayan taraftarlarımız da var, anlamayanlar da var. Trabzonspor’un borcu aslında bu faiz yükü olmasa sürdürülebilir. Trabzonspor; blok paraları sisteme sokmak zorunda. 1 milyar TL parayı bulduğum an, 3.5 milyarlık borcu 2.5 milyara indirmem lazım. Başka projelerle beraber bunu yönetilebilir hale getirebilirsem, şirket gibi düşünüp Avrupa’dan şunu alacağım, bunu yaparım diyerek belli bütçe oluşturur. Camia da bunu başarır ama önce bunun yönetilebilir hale gelmesi lazım. 4 aydır başkanlık yapıyorum, başkanlık yapmıyorum aslında. Şirket şirket gezip ondan bundan ne alırımın peşindeyim. Bunları bilerek geldim. Bunlar boynumuzun borcu. Rahmetli dayımın bir lafı vardı, hiçbir zaman, hiçbir kimse Trabzonspor’un ona kattığı değerden daha fazlasını katamaz. Trabzonspor’a ne yaparsam yapayım o bana daha fazlasını katıyor. Kendi işimiz gibi, bu borçları nasıl sıfırlar ve zirveye oynarız tek derdimiz bu.”
Doğan, ailevi sebeplerinden ötürü kulübümüzden ayrılan eski futbolcumuz Vitor Hugo’nun gündemde olmadığını ancak iyi bir karaktere sahip olduğu için her zaman kapımızın açık olduğunu belirterek, “Vitor Hugo gündemde yok, stoper arayışımız da yok. Yerli ve yabancı stoper kadromuz dolu. Vitor ailevi problemlerden ötürü, annesinden dolayı Trabzon’dan istemeyerek ayrılan biriydi. Öyle bir karaktere her zaman kapımız açıktır. Takımıyla da sorun yaşadığını bize söyledi, ilerleyen süreçte ne olacağını göreceğiz” dedi.
Başkanımız, mevcut oyuncularımızın kontratlarıyla ilgili ise şu ifadelere yer verdi: “Manolis Siopis teklifimizi kabul etmedi. Şu an bel ağrıları var, idmanlara çıkmıyor. Kendisinin kalmasını istediğimiz için teklifi yaptık. Anastasios Bakasetas ile her an imza olabilir ama Siopis’in Türkiye’den ayrılmak gibi bir talebi var. Yunanistan’a dönmek istiyor. Bize gelen bir teklif yok ama kendisinin yeni bir çocuğu oldu o yüzden ülkesine dönmek gibi bir talebi oldu. Parayı beğenmediği için değil dönmek istediğini söylüyor. Her aklından geçen ben gidiyorum dediği yerde takımın düzenini bozacak halimiz de yok. Hoca ve biz takımda kalmasını istiyoruz. Denswil’in ayrılma talebi yok. Kendisiyle maaşını düşürmek için bir görüşmemiz olacak. Maxi Gomez’e çok ciddi teklif yok, maaşının yarısını veririz diyen kulüpler var onlara da hayır dedik. Serkan Asan ve Doğucan Haspolat ile ilgili bize gelen bir şey yok. Maaşlarına da iyileştirme yaptık kur arttığı için. İkisini de isteyen Süper Lig kulüpleri var ama dediğim gibi hocamız tarafından bize gelen bir şey henüz yok, kamp raporunu henüz vermedi. Önümüzdeki hafta verecek. O rapordan sonra bakacağız.”
Doğan, kulübümüzün taraftar ve lobi anlamında Türkiye’nin en büyük kulübü olduğunun da altını çizerek, “Trabzonspor; taraftar ve lobi gücü anlamında Türkiye’nin en büyük kulübüdür. Biz şu anda temsilcilik anlamında diğer ülkelerde yaşayan insanlardan talepler topluyoruz. Bu talepleri yönetim kurulu kararıyla değerlendireceğiz. Oradaki taraftarlarımızla, insanlarla nasıl birliktelik olabilir bunlara bakıyoruz. Bu konudan önemli sonuçlar alacağız” dedi.
Başkanımız, eski futbolcumuz Nwakaeme’nin takımda bulunduğu süre boyunca hiçbir sorun çıkarmayan bir karaktere sahip olduğunu ancak onun tercihinin de Arabistan olduğunu belirterek, “İnanılmaz profesyonel hayatı olan, en ufak sıkıntısı olmayan bir oyuncumuzdu. Anlaşma sürecinde yaşanan çeşitli sorunlar sebebiyle kendisi Arabistan’da oynamayı, o bölgede oynamayı tercih etti. Bu onun kendi tercihi oldu. Şahsi olarak benim unutamayacağım oyunculardan bir tanesidir. Keşke kalsaydı” ifadelerine yer verdi.
Doğan, yıldız oyuncu konusunda teknik direktörümüz Nenad Bjelica ile görüş alışverişinde bulunulduğunu da söyleyerek, “Yıldız oyuncu konusunu hocamızla konuştuk ancak kendisinin bir sistemi var, işleyişi şekli farklı bir tip oyuncu gerektiriyor. Şu an içeride gerçekten hocamız bu konulara emek veriyor. Kendi ekibi, transfer edeceğimiz oyuncuların özel hayatlarından tutun geriye dönük sağlık raporlarına kadar her şeyi inceliyor ve kararlarını veriyor. O yüzden aldığımız oyunculardan faydalanabileceğimizi düşünüyoruz, hocamıza inanıyoruz. Orsic’in sakatlığından sonra bir tane sol kanat ve diğer bölgelerde de oynayabilen bir oyuncu almak istiyoruz. Hocamızın bize verdiği 2-3 tane isim var. Santrafor bölgesinde bir durum olursa elimizde listemiz var. Sörloth, Trabzonspor’da çok önemli işler yaptı ama buradan ayrılırken Türkiye’de ve Trabzon’da yaşamak istemediğini söyledi. Oyuncunun gündeminde Türkiye’de futbol oynamak yok. Taraftarımızın da bunu bilmesi lazım” dedi.
Başkanımız, ilk uygunlukta basketbol takımının da kurulacağını ancak şu anda önceliğin Futbol A Takımımızda olduğunu belirterek, “Trabzonspor şehri basketbolu çok seviyor. İçerisinde çok aksiyon olduğu için insanımıza da uygun. Fırsatını bulduğum ilk zaman bunu gerçekleştireceğiz ama bu ekonomi işi. Şu anda önümüzdeki ana büyük sorunları aştıktan sonra Trabzonspor taraftarına rahatlıkla söyleyebilirim ki basketbol takımını yeniden faaliyete alacağız. Bunu bir şekilde yapmak durumundayız çünkü bu şehir istiyor. Benim de eski bir basketbol yöneticisi olarak borcumdur” ifadelerine yer verdi.
Doğan, açıklamalarının son bölümlerinde camiamıza seslenerek, “Tek başına Trabzon’da bir yönetimin gelip, camianın desteğini almadan bu işleri başarma şansı yok. Ben o şehirde büyüdüm, içlerinden bir insanım. Trabzonspor için bir yanlışa girmek beni üzer. Tüm ailemle beraber bu işin içerisinden geldik. Her yaptığımız işi tartıyor, biçiyoruz. Bize ve hocamıza inansınlar, güvensinler. Tek derdimiz başarılı olmak ve borcun yönetilebilir hale gelmesidir. Biz hocamıza inanıyoruz, önemli bir kamp süreci geçti. Geri dönüşler bu yönde. Dostluk, arkadaşlık maksimum seviyede. Yeni yapılacak transferlerde de bunlara dikkat edeceğiz. Saha içerisinde sonuna kadar mücadele edecek ve bordo-mavili çubuklunun hakkını verecek oyuncular olacak, sonuna kadar inanıyoruz. Tek başımıza yapamayız. Bize tribünlerde, sahada destek versinler. Camiaya sesleniyorum, Trabzonspor’un her zaman yanında olmalılar. Ben yarın bir gün gideceğim, kim gelirse gelsin ben o zaman başkan ve yönetim kimse koşulsuz şartsız onların yanında olacağım. Konu Trabzonspor’un konusu. Konu taraftarın mutluluğu, bizim seyircimiz yeri geliyor insanlar çok önemli duygusal çöküntüler yaşayıp hayatlarına son veriyor. Yanlış yapma lüksümüz yok. Uçurumun kenarından geçiyoruz. Türk futbolu da uçurum kenarında. Önceden alınan 750 bin Euro galibiyet paraları şu an 80 bin Euro. Trabzonspor’un deplasman giderlerini galibiyet bile karşılamıyor. Anadolu takımları çok önemli sıkıntılar içerisinde, haksızlıklara uğruyorlar. Biz bu dönem Anadolu takımlarının da sonuna kadar arkasında olacağız ve sonuna kadar savunacağız. Onlar tabii ki haklarına sahip çıkabilirler ama biz Anadolu’dan çıkıp şampiyonluklar yaşayan takım olarak hepsinin yanında olacağız.”
Başkanımız, Türkiye Futbol Federasyonu ile ilgili olarak da şu cümlelere yer vererek açıklamalarını tamamladı: “Ligimize uzun zaman üzerine özel bir şirket sponsor oldu. TFF’yi tebrik ediyorum. Herkesin de bildiği gibi mevcut naklen yayın gelirleriyle bu sistem yürümez. 4 büyük kulüpler bir şekilde devam eder ama Anadolu kulüpleri devam edemez. Önemli sorunlar yaşanıyor. Yeni yayın gelirlerinin, yeni anlaşmaların daha yüksek olması lazım. En azından 150 milyon Euro seviyelerinde bir rakam olması lazım ya da başka sponsorlukların da yapılması lazım. TFF yönetiminin de işi zor, onlar da en sıkıntılı dönemde görev yapıyor.
Artık son noktaya geldik, bundan daha ilerisi yok. İstanbul takımları daha az deplasmana gidiyor. Galibiyet parası ulaşım ve konaklamaya yetmeyecek seviyeye geldi. Herkesin bunu görmesi lazım. Dediğim gibi TFF’nin işi zor ama bunları halletmek durumundalar. Türk futbolu için herkesin elini taşın altına koyması lazım. Başkanlar, yöneticiler yanlışlar yapmış olabilir ama naklen yayın geliri yanlışını da biz yapmadık. Yabancı konusuyla ilgili olarak ne olacaksa olsun ama net olsun. Bir oyuncuyla kontrat yapıyorsun, sistem değişince o parayı ödemek zorunda kalıyorsun. Bu sistem devam edecekse bunu bilelim. Karar alınmalı ve yeni gelebilecek TFF yönetiminin de bu karara uyulması sağlanmalı. En azından 4 sene bunun garantisini vermeleri lazım. Ben sınırı da mantıklı bulmuyorum. Getirilen yabancı oyuncuyla alakalı kriterler olabilir. Daha çok genç oyuncuları teşvik edecek sistemler olabilir. Oynayacak oyuncu oynuyor, bunun önüne kimse geçemez. Problemin asıl kaynağı altyapı kaynaklı. Trabzonspor için de söylüyorum bunu. Altyapıda büyük değişime gittik, sistemi değiştik. TFF de bizim çalıştığımız firmayla çalışmaya başladı. Türkiye’deki sistemle Avrupa’daki sistem siyah ile beyaz gibi farklı. Farklı şeyleri konuşuyoruz. Uyum sağlamaya çalışıyoruz. Mesela Uğurcan Çakır ve Yusuf Yazıcı başka yere gidecekti 5 yıl önce, kulübün maddi durumu kötü olduğu için alttan onlar geldi, bir planlama dahilinde çıkmadı. Yanlış burada zaten. A Takım kadrosundan o zaman 10 kişi gitti, 10 kişi altyapıdan geldi. Bu oyuncular da o şekilde gelen oyuncular. Ama artık bu şekilde değil, bir sistem ve çalışma sonucu bu gibi oyuncular takıma kazandırılmalı.”