Türkiye ile Rusya Arasındaki Tuhaf İlişki

Economist dergisi geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Rusya arası ilişkiler konusunda analiz yapmış ve bu ikiliyi “tuhaf” kelimesi ile nitelemişti. Dergi, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllara dayandığını da özellikle vurguluyor.

Türkiye ile Rusya, geçtiğimiz yıl itibariyle hem Azerbaycan ve Ermenistan hem de Libya ve Suriye konusunda karşı karşıya gelmişti. Kafkasların belki de en zor çözülecek sorunlarından biri olan Azerbaycan ve Ermenistan sorununu çözdüklerinde, Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgüler yağdırmıştı. Sonrasında gelen anlaşma ile birlikte Türkiye, özellikle Güney Kafkasya’daki ekonomik gücünü artırmış, bunun yanında da Rusya, Karabağ’da askeri birlik bulundurma fırsatı elde etmişti.

Peki ABD- Rusya ilişkisi ne durumda?

Rusya’nın, Putin’in en büyük rakibi olarak lanse edilen ismi Navalny’i, Amerika’nın ajanı olarak göstermesi Amerika ile arasındaki ilişkiyi kötüleştirmişti. Türkiye ise, bu durum karşısında sessiz kalmayı tercih etmişti. 

Bu arada Rusya, NATO’ya karşı tepkili. Çünkü onun Putin’i devirmeye çalıştığını düşünüyor. Avrupa basınına göre, Putin’in NATO’daki tek dostu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Konu ile ilgili eleştirmenlerin görüşü ise, bu durumun kesinlikle akla ve mantığa sığmaması. Çünkü iki ülke de tarihi rakipler. Yüzyıllardır amaç ve hedef konusunda orta yol bulamamış ve sürekli çakışmış olan bu iki ülkenin “tuhaf” olarak nitelendirilmesine şaşırmıyorlar. 

Geriye bir bakalım:

Rusya ve Türkiye birçok kez savaşa girdi. Birçok kez ise, birbirinden güç alarak kıtayı ele geçirdi. Geçtiğimiz aylarda bu iki ülke, Libya ve Suriye’deki iç savaş üzerine tartışmış, Güney Kafkasya’da da karşı karşıya gelmişti. Türkiye, Azerbaycan’ın yanında dururken, Rusya, Ermenistan’a destek vermişti. Birçok eleştirmen, bu problemin savaşa dönüşeceğinden endişe ederken, Türkiye ile Rusya sorunu çözmüştü. 

1921 yılında Atatürk ile Lenin arasında Türkiye’nin Kuzeydoğu sınırını belirleyen ve Güney Kafkasya konusunda varlığını düşüren Dostluk Anlaşması, o günden bugüne devam etmekteydi. Fakat 2015’te Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi ile bu ilişki bozulmuştu. Ardından 2016’daki darbe girişimi ile Putin, Erdoğan’ı ilk arayanlardan olmuş ve ona olan desteğini göstermişti. Özellikle 2016 itibariyle Erdoğan, diğer liderlere oranla Putin ile daha fazla yüz yüze görüşmekteydi. Rusya, Suriye iç savaşında Türkiye’nin rakibi olmak yerine onun müttefiki haline geldi. Amerika basını ise bu gelişmeleri yakından izleyerek, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonları Rusya’nın izni ve yardımı ile başardığına dair yorumlar yapmıştı.

İki ülke arasında yeniden doğan ilişkinin en önemli unsuru ise, S-400 hava savunma sistemini satın alma kararı olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda savunma sistemini satın alma işlemini “tarihteki en önemli anlaşma” olarak göstermişti. Fakat bu sistem, bize pahalıya mal oldu. Türkiye’nin ödediği bedele karşılık iki milyarı geçen donanımı yine Türkiye’nin Amerika’nın F-35 programından çıkarılması ve Türk silah endüstrisi sözleşmelerinde yaşanan kayıpları da beraberinde getirdi. Bunlara ek olarak geçtiğimiz aylarda Amerika, Türkiye’nin savunma tedarik kurumuna yaptırımlar uyguladı.

Türkiye, dağınık bir ülke. Bu durum da onun Batılı ittifaklarından gittikçe uzaklaşmasına sebep olan nedenlerden sadece biri. Fakat Türkiye, Rusya ile ortak kararlar aldığı ölçüde bu durum değişebilir. Bu nedenle Joe Biden, dış politikada atacağı adımlarda özellikle ilk sıralara Türkiye’nin Batıdan uzaklaştığı ve “Putin’e yaklaşması” ile ilgili bir hamle yapıp “bu yanaşmayı durdurma” çabası içerisine girecektir.